Abd

Batı’nın tehditlerine neden olan yabancı ajanlar ve LGBT yasaları: Gürcistan’da neler oldu?

Gürcistan’da tartışmalara ve protesto gösterilerine neden olan ve ‘yabancı ajan’ yasası olarak da bilinen ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasası, ABD ve Avrupa Birliği’nin tüm baskı ve yaptırım tehditlerine rağmen Haziran ayında yürürlüğe girdi.

Gürcistan Parlamento Başkanı Şalva Papuaşvili yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’nin vetosunu geçersiz kılarak kabul ettikleri yabancı ajanlarla ilgili yasayı imzaladığını duyurmuştu.

28 Mayıs’ta 7 saat süren tartışmaların ardından Gürcistan Parlamentosu, Cumhurbaşkanı Zurabişvili‘nin yabancı ajanlara ilişkin yasaya vetosunu aşarak orijinal haliyle kabul etmişti.

Meclisteki yasa görüşmelerinde 84 milletvekili lehte, 4 milletvekili aleyhte oy kullanırken, Başbakan Irakli Kobakhidze, Gürcistan vatandaşının, bu ülkede kimin kimler tarafından finanse edildiğini, yabancı bir gücün Gürcistan’daki olumlu veya olumsuz çıkarlarını kimin taşıdığını bilme hakkı olduğunu vurgulamıştı.

Yasanın kabul edilmemesine ilişkin ABD ve Avrupa Birliği’nden tüm tehdit ve uyarılara karşı dik duran Gürcü yetkililer süreç boyunca ABD, İsrail ve Avustralya’da yabancı fonların şeffaflığına ilişkin yasalar bulunduğunu, AB ve Fransa’nın ise bu tür tasarıları değerlendirdiğini vurguladı.

Taslak aşamasından yasalaşma sürecine kadar Gürcistan AB’ye üye ülkeler ile Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler, NATO ve Avrupa Konseyi tarafından bu tasarının kabul edilmemesi yönünde birçok kez tehdit edildi.

Ancak Gürcistan hükümeti tüm bu baskılara boğun eğmeyerek tasarının yasalaşması hususunda zafer elde etti.

Girişimin başarısızlık öyküsü

Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı Yasası‘nı geçirmek için ilk girişim 2023 baharında yapılmıştı. Söz konusu bu girişim, parlamento çoğunluğunun bir parçası olan ‘Halkın Gücü‘ partisi milletvekillerinin geçen yıl Şubat ayı ortasında tasarıyı gündeme getirmelerinin hemen ardından başlamıştı.

Yetkililer, projenin tek amacının medya ve sivil toplum kuruluşlarının finansmanında şeffaflığı sağlamak olduğunu açıklayarak bu fikri desteklemişti.

İktidardaki Gürcü Rüyası ve Halkın Gücü liderleri, bu tasarının ABD’deki Yabancı Ajanlar Kayıt Yasası‘ndan (FARA) çok daha liberal olduğunu zira ilk etapta ihlali halinde herhangi bir cezai yaptırım öngörmediğini vurgulamıştı.

Muhalefet ve yasa taslağına göre gelen finansmanla ilgili verileri açıklaması istenen sivil toplum kuruluşlarının temsilciler ise söz konusu bu taslağı ABD ve Avrupa Birliği‘nin söylemlerine benzer bir şekilde ‘Rus yasası‘ olarak nitelendirmişti.

Daha sonra ABD’nin Gürcistan Büyükelçisi Kelly Degnan da bunun bir ‘Rus yasası’ olduğunu dile getirmiş ve Gürcü yetkililer ABD Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Dış Politika Servisi, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri ve Gürcistan’daki BM Ofisi tarafından eleştiri yağmuruna tutulmuştu.

ABD Dışişleri Bakanlığı o dönemde Gürcistan’daki yasayla ilgili endişelerini dile getirmiş ve yine ABD’nin Gürcistan Büyükelçisi Kelly Degnan, Gürcistan Parlamentosu’ndan yasa tasarısını geri çekmesini ve revize etmesini isteyerek bu girişim Gürcistan’ın çıkarlarına uygun olmadığını öne sürmüştü.

Söz konusu tasarı ayrıca AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından da kınanmıştı.

Akabinde ise Gürcistan’da protestolar başlamış ve Tiflis’in merkezindeki parlamentonun önünde bu protestolar ayaklanmaya dönüşmüştü. Protestoculardan bazıları saldırgan bir tutum sergileyerek polise taş ve molotof kokteyli ile saldırmış, bunun sonucunda 58 kolluk kuvveti yaralanmıştı. Polis ise göstericilere karşı tazyikli su, göz yaşartıcı gaz ve biber gazı kullanmıştı.

7-9 Mart Protestoları sırasında onlarca gösterici gözaltına alınmış ve neredeyse hepsi para cezasına çarptırılmıştı. Sadece Lazare Grigoriadis isimli bir protestocu tutuklanmıştı. Grigoriadis, polis memurlarına molotof kokteyli atarak ikisinin yanmasına sebep olmakla suçlanmıştı.

Sonuç itibarıyla Gürcü yetkililer, bu girişimin saklayacak bir şeyleri olanları ortaya çıkarma işlevini büyük ölçüde yerine getirdiğini belirterek ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasını kabul etme fikrinden o dönem için vazgeçmek durumunda kalmıştı.

Yasanın ayrıntıları

Tasarı yalnızca yabancı gücün çıkarlarını destekleyen kuruluşların kayıt altına alınmasını ve bunların finansmanının şeffaflığını öngörüyor. Yasa ile söz konusu kuruluşların faaliyetlerine herhangi bir kısıtlama getirilmiyor.

Yalnızca yıllık gelirlerinin yüzde 20’sini dış bir güçten sağlayan tüzel kişiler, ‘yabancı bir gücün menfaatlerini gözeten kuruluş‘ olarak kabul edebileceğini belirtiliyor.

Kuruluşun ilgili kriterleri karşılaması durumunda, tescil için Ulusal Kamu Sicili Ajansı‘na kendisinin başvurması gerekirken söz konusu bu işlemin ücretsiz olduğu ifade ediliyor.

Yine söz konusu tasarıya göre, ‘yabancı gücün menfaatlerini gözeten kuruluşların‘ siciline kayıtlı kuruluşların, her Ocak ayında bir önceki yılın mali beyanını elektronik olarak doldurması gerekiyor.

‘Yabancı menfaat kuruluşu’ ve ‘Yabancı güç’ nasıl tanımlanıyor?

Söz konusu yasada ‘yabancı menfaat kuruluşu‘ şu şekilde tanımlanıyor:

Bir idari organ tarafından kurulmayan ve bir spor federasyonu veya kan kuruluşu olmayan ve kar amacı gütmeyen bir tüzel kişilik;
Yayıncı;
Yazılı medya sahibi olan bir tüzel kişilik;
Yıllık gelirlerinin yüzde 20’sinin kaynağının ‘yabancı bir güç’ olması halinde, Gürcüce alan adı ve/veya internet üzerinde Gürcü dilinde kitlesel bilgi dağıtmak için alan adı sahibi olan veya kullanan bir tüzel kişilik.

Söz konusu yasada ‘yabancı güç‘ şu şekilde tanımlanıyor:

Yabancı bir ülkenin güç sistemini oluşturan bir varlık;
Gürcistan vatandaşı olmayan bir gerçek kişi;
Gürcistan mevzuatı temelinde kurulmamış bir tüzel kişilik;
Başka bir devletin hukukuna ve/veya uluslararası hukuka dayalı olarak kurulmuş bir örgütsel varlık (vakıf, dernek, birlik, şirket vb.) veya diğer insan oluşumları.

ABD’den tehditler gelmeye devam ediyor

Söz konusu yasanın kabul edilmesi sürece ABD’den Gürcistan’a yönelik pek çok tehdit ve uyarı yapılmıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, yabancı ajanların durumuna ilişkin yasa tasarısının Gürcistan parlamentosuna yeniden sunulmasından duyduğu endişeyi dile getirerek bu hamlenin ülkeyi Avrupa yolundan çıkaracağına inandığını söylemişti. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Miller yine bir başka açıklamasında, Gürcistan’da yürürlüğe giren yabancı ajan yasası nedeniyle derhal bu ülkenin vatandaşlarına yönelik vize kısıtlamaları getirileceğini belirtmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da Gürcistan Parlamentosu tarafından onaylanan ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasına yanıt olarak Washington’un gerekli adımları atacağını söylemiş yine yaptığı başka bir açıklamada da Gürcistan’la ikili işbirliğini kapsamlı bir şekilde gözden geçireceklerini duyurmuştu.

Yine ABD Dışişleri Bakanlığı Yaptırımlar Koordinasyon Ofisi Başkanı Jim O’Brien, Tiflis’te düzenlediği basın toplantısında Gürcistan parlamentosu tarafından kabul edilen ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasa tasarısının değişmemesi ve Gürcistan yönetiminin AB ve diğer ortaklara yönelik saldırgan tutumunun devam etmesi halinde, ABD’nin Gürcü yetkililere karşı yaptırımlar getirebileceğini ifade etmişti.

Öte yandan ABD Temsilciler Meclisi’nin 29 üyesi de 10 Mayıs’ta Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze‘ye sert ifadeler içeren ortak bir mektup göndererek Gürcü yetkilileri ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasa tasarısını geri çekmeye çağırmıştı.

Temsilciler ortak mektupta “Bu zararlı yasanın geri çekilmemesi halinde, ABD’nin Gürcistan’a yönelik politikasında, ABD mali yardımının yeniden gözden geçirilmesi, ABD’ye yönelik vize yasaklarının genişletilmesi ve Gürcistan’ın demokratik gelişimini baltalamaktan sorumlu olanlara yönelik mali yaptırımlar da dahil olmak üzere, köklü değişikliklerin teşvik edilmesi konusunda Senato’daki meslektaşlarımıza katılacağız” uyarısında bulunmuştu.

AB, Gürcistan’ın entegrasyon sürecini askıya aldı

ABD’nin yanı sıra Avrupa Birliği de söz konusu süreç boyunca muhtelif açıklamalar yaparak Gürcistan’ı tehdit etti ve yasanın Parlamento’da kabul edilmesiyle birlikte Gürcistan’ın Avrupa Birliği üyelik sürecini askıya almıştı.

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sebastian Fischer Gürcistan’ın yabancı ajanlarla ilgili parlamentoya sunmayı planladığı yasanın kabul edilmesi halinde Avrupa Birliği’ne katılım adayı statüsünü kaybedebileceğini dile getirmişti.

Gürcistan’da tartışmalara ve protesto gösterilerine neden olan ve ‘yabancı ajan’ yasası olarak da bilinen ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasası, ABD ve Avrupa Birliği’nin tüm baskı ve yaptırım tehditlerine rağmen yürürlüğe girerken AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Gürcistan’a AB kapılarının kapanabileceği uyarısında bulunmuştu.

Yine Avrupa Komisyonu ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell yaptıkları ortak açıklamada, ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasa tasarısının parlamentoda kabul edilmesinin Gürcistan’ın Avrupa Birliği yolunda ilerlemesini olumsuz etkileyeceğini söylemiş ve bir süre sonra Avrupa Birliği’nin Gürcistan Büyükelçisi Pawel Herczynski, Gürcistan’ın AB’ye entegrasyon sürecinin askıya alındığını duyurmuştu.

Dünya Bankası’ndan da Gürcistan’a uyarı geldi

ABD ve Avrupa Birliği’nin yanı sıra süreç boyunca Dünya Bankası da Gürcistan’daki sürece ilişkin açıklama yaparak Gürcü hükümetinin atacağı adımlar konusunda dikkatli olmasını söylemişti.

Dünya Bankası Güney Kafkasya Bölge Direktörü Rolanda Price, ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı’ yasa tasarısının Gürcistan’daki çalışmalar üzerindeki olası etkisini değerlendirmeleri gerektiğini belirterek Gürcistan hükümetinin bir sonraki adımlarında dikkatli olmasının ehemmiyet taşıdığının altını çizmişti.

Price konuşmasında ayrıca şu ifadelere yer vermişti:

Sadece AB’ye üyelik konusunda değil, aynı zamanda ekonomik büyüme ve kalkınma konusunda da. Bence tüm bu nedenler hala mevcut. Bu sebepten hükümetin bir sonraki adımlar konusunda dikkatli olması çok önemli. AB’ye adaylık statüsüyle motive edilen reformların hala geçerli olduğunu ve Gürcistan’ın bu rotayı tehlikeye atmamak için sürdürmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

Gürcistan hükümetinde tehditlere yanıt: ‘Darbeyi hayal bile etmesinler’

Gürcistan yönetimi süreç boyunca ABD, AB ve Dünya Bankası başta olmak üzere yapılan tüm tehditlere karşı yanıt vererek yasanın kabul edilmesi sürecinde dik durmayı başardı.

Parlamento çoğunluğunun lideri ve Gürcü Rüyası’nın Genel Sekreteri Mamuka Mdinaradze, Gürcistan’ın ‘yabancı ajanlar yasası’ nedeniyle Avrupa Birliği ile ilişkilerinde sorun yaşamayacağını zira AB’nin de benzer bir yasayı benimsediğini söyleyerek esasen aynı yasaların Batı ülkelerinde de olduğunu dile getirmişti.

İktidardaki Gürcü Rüyası Genel Sekreteri ve Tiflis Belediye Başkanı Kaha Kaladze, bazı Batılı kuruluşların ve devletlerin Gürcistan’da darbe yapmaya çalışan sivil toplum örgütlerini finanse ettiğini, bu nedenle yetkililerin önlem alarak STK’ların dış finansmanının şeffaflığına ilişkin bir yasa tasarısı hazırladığını söylemişti.

Gürcistan İçişleri Bakanı Vahtang Gomelauri, bir soruşturma başlatılarak ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasına karşı protestolarla olayların gelişiminden memnun olmayan muhaliflerin konuşmalarını içerdiği iddia edilen ses kayıtlarının gerçekliğinin tespit edileceğini söylemişti.

Gomelauri, muhalefetin planlarına ilişkin kamuoyuna yansıyan gizli ses kayıtlarını yorumlayarak, “Darbeyi hayal bile etmesinler, kendi ofislerinde otursunlar” açıklamasında bulunmuştu.

ABD’den Gürcistan’da 2 darbe girişimi

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi Danışmanı Derek Chollet ile yaptığı görüşmede, Gürcistan’da 2020-2023 yıllarında eski bir ABD büyükelçisinin yanı sıra yabancı destekli STK’ların desteğiyle iki darbe girişiminden duyduğu hayal kırıklığını dile getirmişti.

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze Nisan ayında düzenlediği bir basın toplantısında STK’ların Gürcistan’da 2020 ve 2022 yıllarında iki kez nasıl devrim yapmaya çalıştıklarını anlatmıştı.

Kobakhidze açıklamasında, 2020 parlamento seçimleri sırasında, Uluslararası Adil Seçim ve Demokrasi Derneği (ISFED) adlı STK’nın paralel bir oy sayımı ile sonuçlarını tahrif ettiğini ve bunu ancak beş hafta sonra kabul ettiğini belirtmiş ve ayrıca protokollerdeki fazlalıklar ve Seçim Kurulu’nun sonuçları geç açıkladığı iddiaları hakkında da yanlış bilgiler yayıldığını dile getirmişti.

Kobakhidze, “Tüm bunlara dayanarak, bu seçimlerin sözde tarihteki en kötü seçimler olduğuna dair yanlış bir sonucu kamuoyuna duyurdular” cümlelerini kaydetmişti.

Radikal muhalefeti bu hususları parlamentoyu sabote etmek için bir bahane olarak kullandığının altını çizen Kobakhidze, seçimler sonucunda parlamentoda görev alan muhalefet üyelerinin, seçimlere hile karıştırıldığını iddia ederek yasama organında çalışmayı reddettiğini vurgulamıştı.

Tüm bu hadiseler neticesinde, Kobakhidze‘nin de belirttiği gibi, 19 Nisan 2020’de yetkililer Avrupa Konseyi başkanı tarafından yapılan ve ‘Charles Michel Anlaşması‘ olarak adlandırılan imzalamak zorunda kaldılar. Bu anlaşma Gürcistan’da ‘anayasaya aykırı ve esaret altında bir siyasi anlaşma‘ olarak nitelendirilmişti.

Anlaşma uyarınca yetkililer, o yılın sonbaharında yapılacak yerel seçimlerde oyların en az yüzde 43’ünü kazanamamaları halinde erken parlamento seçimlerine gitmeyi taahhüt etmiştiler. Ancak Gürcü Rüyası bu engeli aştı.

Kobakhidze açıklamasında bu sürecin amacının halkın iradesine karşı hükümeti değiştirmek olduğunu ancak gerçekleşmediğini dile getirmişti. Kobakhidze bunun ilk darbe girişimi olduğunu dile getirmişti.

Kobakhidze, sivil toplum kuruluşlarının ikinci devrim girişiminin Haziran 2022’de olduğunu söylemiş ve Uluslararası Şeffaflık Örgütü Gürcistan Başkanı Eka Gigauri‘nin de aralarında bulunduğu bazı büyük STK başkanlarının ‘Home to Europe‘ adlı hükümet karşıtı mitingde sahneden yaptıkları konuşmayı kanıt olarak göstermişti.

Bu hususa ilişkin açıklamasında Kobakhidze, “İlgili kaynaklardan fon alan bu STK’lar doğrudan sahneye çıktı, hükümetin istifasını talep etti. Kendi katılımlarıyla bir hükümet kurulmasını istediler. Bu, darbe sürecine doğrudan bir katılımdı” cümlelerini zikretmişti.

Kobakhidze yaptığı açıklamada sivil toplum örgütlerinin başarıya ulaşacaklarını umdukları için her şeyi göze aldıklarını ancak planlarının başarısız olduğunu belirterek, “Eğer ‘Yabancı Nüfuzunun Şeffaflığı yasası o zaman işleseydi, inanıyorum ki STK’lar tüm bunlara cesaret edemez ve bağışçıların itibarına daha fazla özen gösterirdi” cümlelerinin altını çizmişti.

‘Ülkemizde yeni bir Ukrayna ve Maydan istemiyoruz’

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobahidze, ‘yabancı ajan’ yasasını savunmalarının nedenini, ülkenin ikinci bir Ukrayna’ya dönüşmesini, yeni bir ‘Maydan’ olayının çıkmasını ve Rusya’ya karşı ‘ikinci cephenin’ açılmasını istememeleri şeklinde açıklamış ve dışarıdan hiç kimsenin Gürcistan’ın ulusal çıkarlarını müdafaa etmesini engelleyemeyeceğini vurgulamıştı.

Gürcistan Başbakanı Kobakhidze yaptığı başka açıklamadada Avrupa Birliği’nin kendisine Slovakya Başbakanı Robert Fico‘nun suikaste uğramasını hatırlatarak gözdağı vermeye çalıştığını söylemişti.

Kobakhidze sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, ismini açıklamadığı bir Avrupa Komisyonu Üyesi ile yakın zamanda yaptığı bir telefon görüşmesinde, hükümetinin Gürcistan’daki yabancı STK’ların fonlarını açıklamasını zorunlu kılan bir yasayı uygulamaya devam etmesi halinde Batı’nın kendisine karşı ‘bir dizi önlem‘ alacağı konusunda kendisini uyardığını söyleyerek bu önlemleri sıralarken, ‘Fico’ya ne olduğunu gördünüz, çok dikkatli olmalısınız‘ dediğini ifade etmişti.

‘Ukraynalaşmak istemiyoruz’

Gürcistan Başbakanı Kobakhidze açıklamasında, “Hiç kimse Gürcistan’ın ulusal çıkarlarını dışarıdan savunmasını engelleyemeyecektir” cümlesinin altını çizerek 2030’da Avrupa Birliği üyesi olmayı hedeflediklerini ve tam da bu yüzden açıklık ve şeffaflık için mücadele verdiklerine dikkati çekmiş ve şu cümleleri kaydetmişti:

Burada şeffaflık sağlanmazsa, her yıl bir devrim girişimi altında kalırsak, böyle bir dönemde inanın 2030’da değil 2040’ta bile Avrupa Birliği’ne üye olamayabiliriz. Bakın, Ukrayna ile ilgili olarak Almanya Şansölyesi, ülkenin (Ukrayna) 30 yıl daha NATO üyesi olmayacağını söyledi. ‘Ukraynalaşmayı’ istemiyoruz. Şeffaflık yoksa ‘Ukraynalaşma’ riski yüksektir.

Yasaya tepki veren ABD’nin, Gürcistan hükümeti yetkililerine yönelik vize kısıtlaması getirilmesine yönelik kararını da değerlendiren Kobakhidze, “Yaptırımlar konusu bizim için kesinlikle ciddi değil. Gürcü halkına ve Gürcü halkının seçtiği hükümete yaptırım veya benzeri tedbirlerle şantaj yapma girişimi ciddi değildir. Hiç kimse Gürcü halkını cezalandıramaz ve hiç kimse Gürcü halkının seçtiği hükümeti cezalandıramaz” cümlelerini zikretmişti.

‘Gürcistan kimsenin kolonisi olmayacak’

İktidardaki Gürcü Rüyası Genel Sekreteri ve Tiflis Belediye Başkanı Kaladze, ABD Dışişleri Bakanı Blinken‘in Gürcistan yetkililerine uygulanacağını dile getirdiği yaptırımlara ilişkin yaptığı açıklamasında, Gürcistan’ın kimsenin kolonisi olmayacağını vurgulamıştı.

Kaladze yine başka bir açıklamasında dış güçlerin ülkede darbe ve devrim gerçekleştirmeye çalıştığının altını çizmişti.

‘Avrupa Birliği Gürcistan’da terörü bir norm haline getirdi’

Gürcistan Parlamento Başkanı Papuaşvili sosyal medya hesabında yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen sivil toplum kuruluşlarının parlamento üyelerini tehdit ettiğini ifade ederek Gürcistan’da terörü norm haline getirdiklerinin altını çizmişti.

Papuaşvili açıklamasında, “Sözde ‘öfkeli vatandaşların’ yer aldığı ve medyada sahnelenen bu sahnelerin aslında Avrupa adına organize ve siyasi amaçlı bir terör kampanyası olduğu açıktır” cümlesini kaydetmişti.

Gürcistan Parlamentosu Başkanı Şalva Papuaşvili düzenlediği başka bir brifingde ise, ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasının kabul edilmesine karşı Tiflis’te düzenlenen protestolar ile Kiev’deki ‘Maydan‘ arasında paralellik kurmanın kolay olduğunu, organizatörlerin aynı görsel teknikleri kullandığını söylemişti.

Gürcistan Devlet Güvenlik Servisi de, yabancı finansmanlı siyasi liderler ve sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenen protestolar sırasında şiddet senaryoları geliştirmeyi amaçlayan provokasyonların hazırlandığını bildirmişti.

Papuaşvili açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Maydan ile doğrudan paralellikler görüyoruz: gelin-damat, benzer fotoğraflar, kesinlikle aynı ritüeller ve görsellerin sahnelenmesi. Evli bir çift, piyano çalan bir adam ve aslında gerçekleşmekte olan bu şiddet eylemlerini güzel bir şekilde paketlemek için yarattıkları farklı görsel efektler…

Rusya’dan iddialara yanıt

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, söz konusu yasaya ilişkin iddalara yanıt vererek, Gürcistan’daki yabancı ajanlar yasasının ne özde ne de biçimde Rusya ile bir ilgisi olmadığını, Gürcü yetkililerin kendilerinin de Amerikan kurallarına benzer kurallar getirdiklerini söylemişti.

Gürcü yetkililerin ve bazı parlamenterlerin Amerika’dakine benzer bir yabancı ajanlar yasası çıkardığını ifade eden Peskov, “Rusya’nın bununla ne özde ne de biçimde hiçbir ilgisi yoktur. Gürcistan’ın içişlerine karışmıyoruz” cümlesinin altını çizmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da Gürcistan’da yabancı ajanlar yasasının kabul edilmesine ilişkin ABD’nin tutumuna tepki göstermiş ve ABD Büyükelçisi Kelly Degnan‘ın, ABD’deki Yabancı Ajanlar Kayıt Yasası’nın yasadan kelimesi kelimesine tercüme edilmiş olsa bile Washington’un Gürcistan’daki yabancı ajanlar yasasına karşı olduğunu söyleyen açıklamasını hatırlatmıştı.

Zaharova açıklamasında, “Zira Washington’a göre ABD, herkesin yapamadığını yapabilen istisnai bir ülke” cümlesine yer vermişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova yine AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell‘in ‘Tiflis’te protestolara neden olan yabancı ajanlarla ilgili yasanın AB değerleriyle bağdaşmadığı’ yönündeki açıklamalarının ardından ABD’nin AB’de bulunmaması konusuna esprili bir şekilde yaklaşarak, “ABD’nin neden henüz Avrupa Birliği’nde olmadığı şimdi anlaşılıyor” diye yazmıştı.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova yine yaptığı başka bir açıklamada, ABD makamlarının ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasının kabul edilmesiyle bağlantılı olarak Gürcistan’a yönelik tutumunun, egemen devletlerin işlerine aşağılayıcı ve küstahça bir müdahale olduğunu söylemişti.

Zaharova yaptığı açıklamada şu ifadelere yer vermişti:

ABD’nin egemen devletlerin işlerine aşağılayıcı ve küstah bir şekilde müdahale ettiği gerçeğini gözlemliyoruz. Washington şimdi de Gürcistan’ın ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı’ yasasını beğenmedi. Bundan sonra ne olacak? ABD başka hangi yasayı beğenmeyecek? Bu büyük ölçüde bir ‘deneme’ adımıdır.

Rusya’nın BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dmitriy Polyanskiy, sosyal medya platformu X hesabından, Tiflis’teki protestolara Litvanya, Letonya, Estonya ve İzlanda dışişleri bakanlarının da katıldığını gösteren videoyu değerlendirmiş ve açıklamasında şu ifadelere yer vermişti:

Olağanüstü bir şey yok. Yabancı (ABD) ajanlar yurt dışında Yabancı Ajanlar Yasasına karşı yapılan gösterilere liderlik yapıyor. Hepimiz benzer bir tablonun Ukrayna’da yaşandığını hatırlıyoruz ve nasıl bittiğini ve Ukrayna’nın çıkarlarının nasıl ayaklar altına alındığını biliyoruz. Umarım Gürcüler derslerini almıştır.

Çin’den açıklama: ‘Gürcistan’ın iç politikası’

Çin’in Gürcistan Büyükelçisi Jiang, ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasının Gürcistan’ın iç politikasının bir parçası olduğunu dile getirerek bu konuda bir açıklama yapamayacağını dile getirmişti.

Çin’in Gürcistan Büyükelçisi Zhou Jiang, ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasının Gürcistan’ın iç politikasının bir parçası olduğunu ve Çin’in diğer ülkelerin politikalarına müdahale etmediğini söyleyerek açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:

Gürcistan tarafının kabul ettiği şeffaflık yasası tamamen ülkenin iç politikasıdır. Çin’in ana ilkelerinden biri diğer ülkelerin iç politikalarına müdahale etmemektir ve ben böyle bir açıklama yapamam. Diğer ülkelerin iç politikalarına saygı duyuyoruz. Eğer Gürcistan’ın iç siyasetine karışmazsak, bu ülkenin egemenliğine saygı duyduğumuz anlamına gelir.

‘Gürcistan, yabancı ajan yasası ile egemenliğini korumaya çalışıyor’

Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) üyesi Avrupa ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları ile NATO, Avrupa Birliği Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) temsilcilerini bir araya getiren 4’üncü AST zirvesi öncesi gazetecilere açıklamalarda bulunan Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Gürcistan hükümetinin yabancı ajanlarla ilgili yasayı kabul ederek zor koşullarda egemenliğini korumaya çalıştığını ancak AB’nin bunu anlamadığını söyledi.

Tiflis hükümetinin ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı’ yasasını nasıl onayladığını takdir ettiğinin altını çizen Orban, “Gürcistan hükümeti çok zor koşullarda bağımsızlığını ve egemenliğini korumaya çalışıyor. Ne yazık ki Avrupa’da pek çok lider Gürcistan gibi bir ülkenin her yönden egemenliğini korumasının ne kadar zor olduğunun farkında değil. Ancak bunu nasıl yaptıklarını gerçekten takdir ediyorum” ifadelerini kullandı.

Batı, Gürcistan’da darbe mi planlanıyor?

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR), ABD’nin Gürcistan’da iktidarı değiştirme planları yaptığını açıklamıştı.

SVR’den yapılan açıklamaya göre Rus istihbaratçıların elde ettiği veriler, Washington’un 26 Ekim’de Gürcistan’da yapılacak parlamento seçimleri sonucunda iktidar değişikliği hedefine ulaşmakta kararlı olduğunu gösterdiği ifade edilmişti.

SVR, ABD’nin planladığı kampanya sürecinde başrolde Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’nin olacağının altını çizerek, ABD basınına röportaj verecek olan Cumhurbaşkanı’nın Gürcistan’ın AB’ye üyelik müzakerelerinin bozulmasının suçunu hükümete yükleyeceğini ve ‘Rusya’yla yakınlaşmanın feci sonuçları olacağı’ konusunda uyarılarda bulunacağını aktarmıştı.

Gürcistan’da, ‘yabancı ajan yasa tasarısı’ olarak da nitelendirilen yabancı etkinin şeffaflığı konulu yasa tasarısına karşı muhalefetin giderek şiddetlenen protestolarını değerlendiren Medvedev de, Telegram kanalında yaptığı açıklamada, “Başkent Tiflis’te yabancı ajanlar yasasıyla ilgili tartışmalar sokak çatışmalarına ve parlamentodaki kavgalara dönüştü. Her kim bu tür eylemleri spontane protestolar olarak adlandırıyorsa, kendi aynasına ilk taşı atandır. Tüm bu mitinglerin arkasında deneyimli ve tanıdık bir Hollywood eli görebiliriz” diye yazmıştı.

AB Gürcistan’daki STK’ları fonlamaya devam ediyor

Avrupa Birliği tarafından Gürcistan’daki sivil toplum sektörünün finansmanına ilişkin bir rapor yayımlandı. AB Delegasyonu, AB’nin son yıllarda Gürcistan’daki 170 sivil toplum kuruluşuna 46.1 milyon euro tahsis ettiğini ve bunun ülkedeki bakanlıklara ve diğer devlet kurumlarına yapılan yardımın 11 katı olduğunu açıklamıştı.

Avrupa Birliği‘nin, 2019-2024 yılları arasında sivil toplum kuruluları tarafından tarafından uygulanan 47 proje için 46.1 milyon euro tahsis ettiği açıklanmıştı.

İnsan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği – 8.6 milyon euro
Demokratik katılım ve bağımsız medya – 8 milyon euro
İş geliştirme ve mesleki eğitim – 7.9 milyon euro
Güvenlik sektörü reformunun desteklenmesi – 4.9 milyon euro
Kültürel ve yaratıcı endüstriler – 4.6 milyon euro
Çatışma çözümü için güven artırma – 4 milyon euro
Yerinden yönetim ve kırsal kalkınma – 3.9 milyon euro
Çevre ve iklim – 2 milyon euro
Kamu yönetimi alanındaki reformlara katkı – 1.2 milyon euro

Gürcistan’daki iktidar partisi Gürcü Rüyası daha önce Amerikan Ulusal Demokrasi Vakfı (NED) ve Avrupa Demokrasi Vakfı (EED) tarafından tahsis edilen fonların Gürcistan’da siyasi partiler tarafından yönetilen hayali STK’ların hesaplarına geçtiğini dile getirmişti. Buna ek olarak yetkililer birkaç yıldır sivil toplum kuruluşlarının siyasete müdahale ettiklerini, finansman kaynaklarını ve hedeflerini gizlediklerini aktarmıştı.

Buna karşılık olarak Gürcü yetkililer ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasının kabul edilmesini, sivil toplum örgütlerinin ve medyanın finansmanını şeffaflaştırma arzusuyla gerekçelendirmişti. Ancak yasa tasarısının yürürlüğe girmesinden yaklaşık iki ay sonra Tiflis’te protestolar tertip edilmişti.

Cumhurbaşkanı Zurabişvili ‘vatan haini’ mi?

Gürcistan Cumhurbaşkanı Zurabişvili yabancı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasa tasarısı ile ilgili planlarını anlatarak bu tasarıyı veto edeceğini dile getirmişti.

Zurabişvili açıklamasında şu cümleleri kaydetmişti:

Dost ülkelerin temsilcilerine vetomla hiçbir şekilde yanlış, yapay ve sahte bir pazarlığa girmeyeceğimi açıkladım. Bugün ülkeyi kurtarmak söz konusu. Bu amaçla, birkaç haftadır üzerinde çalıştığım, oluşturulan ve resmi olarak topluma sunulacak olan Avrupa platformunun ne olması gerektiğini, gelecek planlarımızı arkadaşlarımıza anlattım.

Söz konusu açıklamasının ardında Parlamento’da kabul edilen yasayı Gürcistan Cumhurbaşkanı Zurabişvili veto etmiş ve bu hususuna ilişkin açıklamasında gazetecilere verdiği demeçte “’Rus yasasını veto ettim” iddiasına yer vermişti

Ancak Gürcistan Parlamentosu, Zurabişvili’nin yabancı ajan yasasına veto yetkisini geçersiz kılmıştı.

Yasayı daha önce veto eden ülkenin Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili’nin, görevi gereği sahip olduğu veto yetkisi geçersiz kılınırken, gazetecilere açıklama yapan Gürcistan Parlamentosu Hukuk Komitesi Başkanı Henri Ohanaşvili, “Veto yetkisi komitede aşıldı, dolayısıyla bu konu kapanmıştır” ifadelerini kullanmıştı.

Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, yabancı ajan yasasını Batı’nın tüm baskısına rağmen yürürlüğe koyan hükümete yaptırım uygulayan ABD ve AB’ye karşı kendi ülkesini savunmak yerine eleştirmeyi tercih etmişti.

Sosyal medya hesabı X’ten AB’nin yaptırım kararını değerlendiren Gürcistan Cumhurbaşkanı Zurabişvili, hükümetin Avrupa ve Batı karşıtı söylemleri nedeniyle ABD ve Avrupa Birliği’nin Tiflis’e karşı kısıtlamalara gittiğini hatırlatırken, “ABD ile ortak tatbikatın iptal edilmesini, AB’nin savunma için öngörülen 30 milyon euroyu dondurma kararı izledi. Bu, mevcut hükümetin Avrupa ve Batı karşıtı söylem ve eylemlerine bir yanıttır. Bu, tüm tavsiye ve uyarılarının yanıtsız kalmasına bir cevaptır” cümlelerini kaydetmişti.

Zurabişvili’nin bu açıklamalarına hükümetten yanıt ise gecikmemişti.

Gürcistan Başbakanı Kobakhidze, Gürcistan Cumhurbaşkanı Zurabişvili‘nin Gürcistan’ın ulusal çıkarlarına doğrudan ihanet eden bir hain olduğunu vurgulamıştı.

Başbakan Kobakhidze yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

En üzücü olan şey, hala yasal olarak Gürcistan Cumhurbaşkanı olarak adlandırılan kişinin kelimenin tam anlamıyla bu ülkeye ihanet etmesidir. Gürcistan’ın ulusal çıkarlarına doğrudan ihanet etmektedir. Onun için ne yazık ki tüm bunlar alışılmadık bir olgu değil.

Kobakhidze açıklamasında, “Bugün bu kişinin Gürcistan’ın cumhurbaşkanı olarak adlandırılması çok üzücü, bunun için Gürcü toplumundan şahsen özür dilemek istiyorum zira onun cumhurbaşkanı olmasına şahsen çok ciddi bir katkıda bulundum” demişti.

Gürcistan Meclis Başkanı Papuaşvili de Cumhurbaşkanı Zurabişvili‘nin Macron‘a çağrıda bulunmasının Gürcistan’ın bağımsızlığını baltaladığını ve Cumhurbaşkanı’nın Gürcistan’ı devlet olarak görmediğini gösterdiğini dile getirmişti.

Saakaşvili’den Batı yanlısı eylemlere katılma çağrısı

Ekim 2021’den beri başkent Tiflis’te cezaevinde bulunan eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili, Gürcistan parlamentosunda parlamentoda kavgalara sahne olan ‘yabancı ajanlarla’ ilgili yasa tasarısıyla ilgili provoke edici açıklamalarda bulunmuştu.

Gürcistan’da, geçen yıl ‘yabancı ajan yasa tasarısı’ olarak da nitelendirilen ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ adlı yasa tasarısı parlamentonun hukuk komitesinde görüşülürken sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Saakaşvili, ülkede birlik ve saldırı zamanının geldiğini söylerken, destekçilerini, “Gürcistan’ın özgürlüğünü, bağımsızlığını ve Avrupa’daki geleceğini savunmak” için yasanın kabul edilmesine karşı düzenlenecek eylemlere katılmaya çağırdı.

Gürcistan Başbakanı’ndan ABD seçimlerine gönderme

Gürcistan Başbakanı Kobakhidze, Gürcistan ile ABD arasındaki ilişkilerin önümüzdeki yılın başından itibaren önemli ölçüde değişeceğini belirtti.

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, Gürcistan ve ABD arasındaki ilişkilerin yeniden canlandırılması ve sıfırlanması gerektiğini ve ABD’nin son kararlarının buna elverişli olmadığını belirtti.

Söz konusu bu açıklama kamuoyunda ABD’de seçimlerinde kazanması beklenen Donald Trump‘ın seçilmesiyle Gürcistan arasındaki münasebetlerin eskisinden daha iyi olacağı şeklinde yorumlanmıştı.

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, 2024 yılında yapılacak parlamento seçimlerinde Gürcü Rüyası‘nın zafer kazanmasının Gürcistan’da liberal faşizmin yenilgiye uğramasını sağlayacağını ve 2025’te Gürcü toplumunun, siyasetinin ve devletinin bu faşizmden kurtulma sürecinin başlayacağını söyledi.

Gürcistan 26 Ekim’de seçime gidiyor

Gürcistan’da parlamento seçimlerinin 26 Ekim 2024’te yapılması planlanıyor.

11. Parlamento üyelerinin tamamen nispi sistemle, yani parti listelerine göre seçileceği ifade edildi. Şimdiye kadar seçimler, parti listeleri ve çoğunluk seçim bölgelerinde olmak üzere karma bir sistem altında gerçekleştirilmişti.

Sadece sandığa giden seçmenlerin en az yüzde 5‘inin oyunu alan partiler parlamentoya girebilecek.

2024 yılında parlamento seçimleri ilk kez elektronik sistem altında yapılacağı beliritlirken modern teknoloji sayesinde oy pusulalarının yüzde 90’ından fazlası sayılacağı ve sandıklar kapandıktan sonra bir saat içinde sonucun kamuoyuna açıklanacağı belirtiliyor.

Dış İstihbarat Servisi’nin yaptığı açıklamada elde edilen bilgilerin bir neticesi olarak Washington’un 26 Ekim’de Gürcistan’da yapılacak parlamento seçimleri sonucunda iktidar değişikliği hedefine ulaşmakta kararlı olduğunu gösterdiği ifade edilmiş ve bu kampyanyanın başrolünde Cumhurbaşkanı Zurabişvili’nin olacağı konusunda uyarıda bulunulmuştu.

Gürcistan Parlamento Başkanı LGBT yasağı için tarih vermişti: Yasa tasarısında neler var?

Gürcistan hükümetinin yasalaştırmak istediği bir diğer mesele ise LGBT hususu. Ancak Batı bu konuda da Gürcistan’a uyarı ve tehditlerine devam ediyor.

Gürcistan Parlamentosu Başkanı Şalva Papuaşvili, LGBT propagandasının yasaklanmasına ilişkin Anayasa değişikliklerinin kamuoyunda değerlendirilmesi için Komisyonun 16 Nisan’da kurulacağını ve Parlamentodaki tartışmaların Mayıs ayı ortasında başlayacağını duyurmuştu.

Gürcü yetkililer Mart ayı sonunda LGBT propagandasını yasaklamayı planladıklarını açıklamışlardı. Gerekçe olarak da aile değerlerini ve gelecek nesilleri sözde liberal propagandanın beklenen ve telafisi mümkün olmayan sonuçlarından koruma ihtiyacı gösterilmişti.

Gürcistan Anayasasında değişiklik yapılmasını öngören iki yasa tasarısı ve ‘Aile Değerlerinin ve Küçüklerin Korunması‘ başlıklı bir anayasa yasa tasarısı hazırlanmıştı.

Bu tasarıların kabulü için parlamento milletvekili listesinin 3/4’ünün, yani en az 113 milletvekilinin oyu gerekiyor. Gürcü Rüyası ve Halkın Gücü tarafından temsil edilen parlamento çoğunluğunun şu anda parlamentoda yalnızca 83 bulunuyor.

Aile Değerlerinin ve Küçüklerin Korunması yasa tasarında neler var?

Aile Değerlerinin ve Küçüklerin Korunması‘na ilişkin anayasal kanun taslağı ile ilgili hükümler aşağıdaki gibi:

Sadece 18 yaşını doldurmuş genetik bir erkek ve genetik bir kadın arasındaki ilişkiyi içeren evliliğe benzer ilişkiler yasama düzeyinde düzenlenebilir;
Reşit olmayan bir kişinin evlat edinilmesine veya vekaleten bakılmasına Gürcistan Anayasası ve yasaları uyarınca sadece evli eşler veya heteroseksüel bir kişi tarafından izin verilecektir;
Bir kişinin cinsiyetinin değiştirilmesini içeren her türlü tıbbi müdahale yasaklanacaktır;
Devlet veya yerel yönetimler tarafından verilen belgelerde yalnızca genetik verilerine karşılık gelen erkek veya kadın cinsiyeti belirtilecektir;
Cinsiyet özelliklerini tanımlayan kavramların kullanımını doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlayan herhangi bir devlet yapısı veya özel kişi kararı iptal edilir;
Eşcinsel aile veya yakın ilişkileri, ensest, eşcinsel bir çift veya heteroseksüel olmayan bir kişi tarafından bir küçüğün evlat edinilmesini veya vekaleten yetiştirilmesini, bir kişinin cinsiyetini değiştirmek için tıbbi müdahaleyi veya cinsiyet belirtilerini tanımlayan kavramların kullanılmamasını teşvik etmeyi amaçlayan toplantılar yasaktır;
Eşcinsel aile veya yakın ilişkileri, ensest, eşcinsel bir çift veya heteroseksüel olmayan bir kişi tarafından bir küçüğün vekaleten evlat edinilmesini veya bakılmasını, bir kişinin cinsiyetini değiştirmek için tıbbi müdahaleyi veya cinsiyet işaretlerini tanımlayan kavramların kullanılmamasını teşvik etmeyi amaçlayan eserlerin, programların veya bu tür içeriğe sahip diğer materyallerin yayılması yasaktır;
Kamu veya özel eğitim kurumlarındaki eğitim süreci sırasında, aynı cinsiyetten aile veya yakın ilişkileri, ensest, bir küçüğün aynı cinsiyetten bir çift veya heteroseksüel olmayan bir kişi tarafından evlat edinilmesini veya vekaleten bakılmasını, bir kişinin cinsiyetini değiştirmek için tıbbi müdahaleyi veya cinsiyet belirtilerini tanımlayan kavramların kullanılmamasını teşvik etmeyi amaçlayan bilgiler vermek yasaktır.

‘Eşcinseller evlat edinemeyecek’

Gürcistan Parlamento Başkanı Şalva Papuaşvili, eşcinsel evliliği bu kişilerin evlat edinmesini, cinsiyet değiştirmeyi ve eşcinsellik propagandasını yasaklayan yasal düzenlemenin parlamentoya sunulduğunu dile getirmişti.

Papuaşvili, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, iktidardaki Gürcü Hayali Partisi’ninAile Değerleri ve Küçüklerin Korunması‘ konulu yasal düzenlemeyi parlamentoya sunduğunu söylemişti.

Tasarının aile değerleri ile küçüklerin korunmasını öngördüğünü belirten Papuaşvili, söz konusu değişikliklerle evlilik, evlat edinme, cinsiyet değiştirme prosedürleri, LGBT propagandası ve cinsel azınlıklar gibi konuların ele alındığını ifade etmişti.

‘Aile kurumu korunacak’

İktidardaki Gürcü Rüyası partisinin Genel Sekreteri Mamuka Mdinaradze, Kutaisi’de aile değerlerinin ve küçüklerin korunması ve LGBT propagandasının yasaklanmasına ilişkin anayasa değişikliklerinin ülke çapında tartışılması sırasında yaptığı açıklamada, geleneksel olmayan yaşam propagandası ile insan haklarının korunmasının birbirinden net bir şekilde ayrılması gerektiğini ve Gürcü makamlarının bunların birbiriyle karıştırılmasına izin vermeyeceğini söylemişti.

Batı’dan ‘dikkat edin’ tehdidi

Avrupa Değerler ve Şeffaflıktan Sorumlu Komisyon Üyesi Vera Jourova, Gürcistan Dışişleri Bakanı Darçiaşvili ile yaptığı görüşmeye ilişkin yaptığı açıklamada Tiflis’in LGBT topluluğu gibi azınlıkların korunmasına daha fazla dikkat etmesi ve bu kişilere karşı ayrımcılık yapılmaması gerektiğini dile getirmişti.

Jourova açıklamasında şu ifadelere yer vermişti:

Sivil toplum kuruluşlarının şeffaflığına ilişkin yasa ve LGBT bireylerin durumu ile planlanan anayasa değişikliğine ilişkin konuları da görüştük. Bu gibi durumlarda bakanlara bu tür şeylerin yapılmasının Avrupa Birliği ilkelerinden sapma olabileceğini söylemek benim görevimdir. Gürcistan, LGBT kişiler gibi azınlıkların korunmasına daha fazla dikkat etmeli ve bu kişilere karşı ayrımcılığa veya sert söylemlere kapı açmamalı.

habernarman.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu